105 / Fil Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. Beş âyettir. Adını ilk âyetteki aynı kelimeden almıştır. (H. T. FEYİZLİ 1/601)
Bu sûre, insanları orada toplamak için San’a (Yemen)’de bir kilise yaptıran ve gururlu zorba bir tavırla ve siyâsî üstünlüğüne güvenerek İslâm’ın kutsal bir sembolü olan Kâbe’yi yıkmaya niyetlenen Habeşistan vâlisi Ebrehe ve ordusunun hâlini konu edinmiştir. Hem de bütün zamanlarda geçerli, aynı mevki ve konumdaki kutsal düşmanlarına bir uyarı niteliği taşımaktadır. Burada, Ebrehe benzeri kimselerin otorite güç ve servetine güvenerek, İslâm’ın kutsal değerlerine saldırma veya onlarla mücâdele etme plânları hazırlamalarına karşı, bütün zamanlara yönelik, mühim bir uyarı vardır. (H. T. FEYİZLİ 1/601)
Rahmân ve Rahîm Allâh’ın adıyla
105/1-5 RABBİN FİL SAHİPLERİNE NELER ETTİ, GÖRMEDİN Mİ?
- (Ey Peygamberim!) Görmedin mi nasıl yaptı Rabbin, (Kâbe’yi yıkmaya gelen) fil sâhiplerini (Ebrehe ve ordusunu)?
2-5. Onların Kâbe’yi yıkma planlarını boşa çıkarmadı mı? 3. Onların üzerine sürüler hâlinde kuşlar gönderdi. 4. (Bunlar) onlara pişkin sert çamurdan (dolu gibi) taşlar atıyor(lar)dı. 5. Derken (Allah) onları (Ebrehe ve ordusunu), yenmiş (delik deşik olmuş) ekin yaprağı gibi yapıverdi. (Helâk etti.)
1-5.(1).‘Görmedin mi nasıl yaptı Rabbin, (Kâbe’yi yıkmaya gelen) fil sâhiplerini?’ Sen Allâh’ın Habeşistanlılara yaptığı şeyin izlerini gördün ve bununla ilgili haberleri mütevâtir olarak duydun. Öyleyse bunlar senin için gözle görme yerindedir. (Nesefi’den S. HAVVÂ 16/382)
Tefsir ve târih kaynaklarında anlatıldığına göre o zaman Habeşistan’ın yönetiminde olan Yemen’in genel vâlisi Ebrehe her yıl Mekke’deki Kâbe’yi ziyâret eden Arap hacılarını San’a’ya çekmek için burada Kulleys veya Kalis (kilise) denilen büyük bir katedral yaptırdı. Çeşitli bölgelere propagandacılar göndererek mâbedi ziyâret etmeleri için halkı San’a’ya çağırdı. Ancak bu ümidi gerçekleşmeyince Kâbe’yi yıkmağa karar verdi ve muhtemelen 570 yılında, içinde mahmud / mamut adlı filin de bulunduğu büyük bir ordu ile Mekke üzerine yürüdü. (KUR’AN YOLU 5/689)
(2).‘Onların Kâbeyi yıkma plânlarını boşa çıkarmadı mı?’ Kaybettirmedi mi? Geçersiz kılmadı mı? Yâni onlar Beytullah’a karşı önce hacıların yönünü o tarafa çevirmek için Kulleya kilisesini yaparak düzen kurdular da, Allah o kilisede yangın meydana getirerek düzenlerini boşa çıkardı. Beytullah’a karşı ikinci olarak onu yıkmak isteği ile düzen kurdular da Allah üzerlerine kuşlar göndererek düzenlerini boşa çıkardı. (Nesefi’den S. HAVVÂ 16/383)
(3).‘Onların üzerine sürüler hâlinde kuşlar gönderdi.’ Zeccac: ‘Oradan ve buradan gelen bölük bölük kuşlar’ der. (S. HAVVÂ 16/383)
(..) Söz konusu âyetteki ebâbilden maksat insanlar değil, Allâh’ın Ebrehe’nin ordusunu helâk etmek üzere özel olarak yaratmış olduğu kuş sürüleri, söz konusu kuşların atmış olduğu cisimler de mikrop değil, pişkin tuğla türü taşlardır. Buna göre fil hâdisesi tamâmen bir mûcize demektir. Bundan dolayı olsa gerek ki Abdullah b. Abbas, kuşların attığı taşlar sebebiyle yaralanan askerlerin vücûdunda kaşıntı başladığını ve sonra da ciltlerinin patlayarak etlerinin döküldüğünü ifâde etmiştir. Abdullah b. Abbas (r. anhüma) bir başka rivâyetinde de Hz. Peygamber’in amcası Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hani’nin evinde, kuşların attığı bu taşlardan zafer boncuğu gibi kırmızı çizgili olan bir tânesini gördüğünü söylemiştir. (Râzi’den) Hattâ Ebrehe’nin de aynı âkıbete uğrayıp, vücûduna isâbet eden taşlar sebebiyle bedeninin parçalandığı ve her tarafından kanların aktığı ifâde edilmiştir. (MEVDÛDİ). (M. DEMİRCİ 3/637)
(4, 5).‘(Bunlar) onlara pişkin sert çamurdan taşlar atıyor(lar)dı.’ ‘Derken (Allah) onları, yenmiş ekin yaprağı gibi yapıverdi.’ ‘Pişkin tuğla’ diye çevirdiğimiz 4’üncü âyetteki ‘siccîl’ kelimesi ‘taşlaşmış çamur’ demektir. Son âyetteki ‘asf’ kelimesi ise ‘ekinin samanı ve buğday kapçığı gibi güve, böcek ve kurtçukların yediği, rüzgârın sağa sola savurduğu kırıntılar’ anlamına gelir. Müfessirler kuşların, ağızlarında ve ayaklarında bu tür taşlar götürüp Ebrehe ordusunun üzerine fırlattıklarını, sonuçta askerlerin birçoğunun bu taşların etkisiyle öldüğünü, Ebrehe’nin ise yaralı olarak San’a’ya döndükten sonra orada hayâtını kaybettiğini ifâde etmişlerdir. (Taberi, Râzi) ‘Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi’ meâlindeki son âyet, Ebrehe ve ordusunun nasıl büyük bir felâkete mâruz kaldığını ve sonuçta helâk olduğunu gösterir. Bu olayın Mekkeliler için öneminden dolayı bu yıla ‘Fil yılı’ denilmiş ve onlar olayı târih başlangıcı olarak kullanmışlardır. (KUR’AN YOLU 5/691)