101 / Kâri’a Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. 11 âyettir. Adını ilk âyetteki aynı kelimeden almıştır. (H. T. FEYİZLİ 1/600)
Rahmân ve Rahîm Allâh’ın adıyla
101/1-11 NEDİR O KAPI ÇALAN?
1-2. Başa gelecek olan o büyük felâket. 2. Nedir başa gelecek olan o büyük felâket?
- (Ey Peygamberim!) Başa gelecek olan büyük felâketin ne olduğunu sen nereden bileceksin ki? (Bilemezsin.)
4-5. O gün insanlar (gece ateşin çevresinde) yayılıp serilen pervaneler gibi olacak. 5. Dağlar, atılmış renkli yünler gibi olacak.
6-7. Artık kimin tartı(da iyilik)leri ağır gelirse, işte o artık (cennette) memnun (olacağı) bir yaşayış içindedir. [krş. 23/101-103]
8-9. Kimin de tartı(da iyilik)leri hafif gelirse, onun gideceği yer Hâviye’dir.
- (Ey Peygamberim!) Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin?
- (O) kızgın bir ateştir (cehennemin uçurumudur.)
1-11. (1, 2).‘Başa gelecek olan o büyük felâket.’ ‘Nedir başa gelecek olan o büyük felâket?’ Kıyâmetin bir ismi ‘Kâria’dır. Kâria, şiddetle çarpan, çarpmasıyla kulakları patlatan, kalpleri sarsan dehşetli bir olay demektir. Âniden gelip başlara çarpan büyük belâ ve felâketlere de kâria denilir. (bk. Ra’d 13/31) Kıyâmet dehşet verici hâlleriyle kulakları çatlattığı, kalplere müthiş bir korku saldığı ve o gün suçlular cezalandırıldığı için bu isimle anılmıştır. (Ö. ÇELİK, 5/570)
‘ne bildirdi sana ki, nedir o kâria (kıyâmet)?’ buyurulması (..) onun hakikati, insanların ilim dâiresinin dışında, yâni fiilen görülmedikçe şiddet ve dehşetinin büyüklüğünü hiç kimsenin hatta Peygamber’in bile dirâyetle bilemeyeceğini hatırlatmak suretiyle o korkutma tekit ve takviye edilmiştir. (ELMALILI, 9/386)
(4).‘O gün insanlar yayılıp serilen pervâneler gibi olacak.’ Kıyâmet gününde insanların kabirlerinden kalkarak mahşer yerine gidişleri tasvir edilmektedir. İnsanlar o anda korku ve dehşet içerisinde dağınık bir hâlde bulunacaklarından yüce Allah onları sağa sola dağılmış kelebeklere benzetmiştir. Kabirlerinden kalkan insanlar büyük kalabalıklar oluşturacakları için de başka bir âyet-i kerîmede (Kamer 54/7) dağılıp savrulmuş çekirgelere benzetilmektedirler. O gün insanlar birbirlerini çiğnercesine hareket edip mahşerde toplanacaklardır. (krş. Kehf 18/99; KUR’AN YOLU, 5/675).
(5).‘Dağlar, atılmış renkli yünler gibi olacak.’ Kıyâmet gününde dağların yok olma aşamalarından biri dile getirilmektedir. Başka âyetlerde anlatıldığına göre o gün dağlar parça parça olacak (Fecr 89/21), akıp giden kum yığını hâline gelecek (Müzzemmil 73/14), atılmış renkli yüne dönüşecektir. Sonra da serap olacaktır. (bk. Nebe’ 78/20). Bütün bu tasvirler kıyâmet gününde meydana gelecek olan sarsıntının ne derece şiddetli olacağını gösterir. (KUR’AN YOLU 5/676)
(6, 7).‘Artık kimin tartı(da iyilik)leri ağır gelirse, işte o artık (cennette) memnun (olacağı) bir yaşayış içindedir.’ ‘Tartılan amellerin ağır gelmesi’ hayır ve iyiliklerin fazla olmasını anlatmakta ve Allâh’ın rızâsının bu sâyede kazanılacağını göstermektedir. 6-7’nci âyetler iyilikleri kötülüklerinden çok olan kimselerin nîmetlerle donatılmış cennetlerde ebedi olarak mutlu ve müreffeh bir hayat süreceklerini ifâde eder. (KUR’AN YOLU 5/676)
(8, 9).‘Ve fakat tartıları hafif gelen her kimse,’ yâni sevâbı olmayan yâhut günahları ağır basıp da sevapları hafif gelen kısımda olan kimse ‘artık onun varacağı yer hâviye (uçurum)dur.’ Yâni varacağı yeri, yatağı, kucağına sığınacağı anavatanı hâviyedir. Barınacak yeri kalmayacak, artık ‘hâviye’ denilen cehennem uçurumunun kucağına atılacaktır. (ELMALILI 9/394)
Sonuç olarak, iyilikleri ve kötülükleri, günahları ve sevapları, hayır ve şerri tartılan kimsenin sorgulanması ve muhâsebesi gibi, kâfirlerin muhâsebesi olmaz. Çünkü kâfirlerin sevâbı, hasenâtı yoktur Fakat amelleri ve günahları sayılır, ortaya çıkarılır. (..) Müminlerin günahları sevaplarından ağır gelirse, ne olacak? Konu ile ilgili âyet-i kerîme ve hadîs-i şeriflere baktığımız zaman bu kimsenin hâlinin Allâh’a kalacağını anlıyoruz. Yüce Allah, dilerse kul hakları hâriç mümini affeder veya şefaat ile bağışlar ve cennetine koyar. Dilerse affetmez (2/284) günahı nispetinde cehennemde cezalandırır, sonra îmânın ödülü olarak cehennemden çıkarır ve cennetine koyar. (İ. KARAÖZ 8/608, 609)
(10, 11).‘Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin?’ ‘(O) kızgın bir ateştir.’ Yâni şiddetli, kızışkan bir ateş. Bundan sonraki sûrede ‘cahîm’ diye zikrolunacak olan cehennem ateşi, daha sonra Hümeze sûresinde târif olunacak olan ‘Allah ateşi’dir. (ELMALILI, 9/394)
Hadis: Rasûl-i Ekrem (s) bir gün: ‘Sizin şu dünyâda yaktığınız ateş, cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçadır’ buyurunca sahâbe-i kiram: ‘Ya Rasûlallah! Cezâlandırmak için dünyâ ateşi herhâlde yeterlidir’ dediler. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s) şöyle buyurdu: ‘Cehennem ateşi, dünyâ ateşlerinin üzerine 69 kat daha fazla kılındı. Bunlardan her birinin sıcaklığı, dünyâdaki bütün ateşlerin sıcaklığı gibidir.’ (Buhâri Bed’ül Halk 10, Müslim Cennet 30’den Ö. ÇELİK 5/572)